Dünya insan hakları gününde, insanlığa ortak ve özgür bir yaşam ideali diliyoruz!
10 Aralık 1948’de Paris’te yapılan Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında kabul edilen ‘‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamede, herkes, ırk, renk, cins, dil, din siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal, toplumsal köken, varlık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bütün özgürlüklerden yararlanır ve bu haklar garanti altındadır denmektedir.’’ Ancak; bugün bakıldığında bu bildiriye imza atan ülkeler, başta türk devleti bu maddeleri günümüze kadar en ağır bir şekşlde ihlal ediyor.
Ekonomik, kültürel, dinsel, etnik, cinsel vb. her türden ‚savaş‘ gerekçesiyle yaşanan küresel çapta olağanüstü hal rejimleriyle yönetilen insanlık, büyük bir tehdit altındandır. Aslında karşı karşıya olunan büyük bir insanlık krizidir. Bu krizin en başta Türkiye özelinde hem de dünya genelinde tezahürü ise şiddetin her türünün sistematikleşmesi, yaygınlaşması ve hatta sıradanlaşmasıdır.
Faşist AKP/MHP hükümetine muhalif tüm kurum ve kesimleri, özellikle Kuzey Kürdistan‘daki Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ye kitlesel olarak yoğun baskı uygulayarak, basın tek sesli hale getirilmiştir. Başta Kadınlar, binlerce Kürt aktivist ve siyasetçi tutuklanark hapishanelere konulmuştur. Kürt dili kitlesel saldırı altında. Bunun bir örneği, Jiyana Nû (Yeni Hayat) adlı tiyatro grubunun İstanbul‘daki “Bêrû” (Yüzsüz) adlı oyununun Türk yetkililer tarafından gösterilmesinin yasaklanmasıdır. Türkiye‘de bir başka skandal örnek de „helikopter işkencesi. Türk ordusu tarafından 11 Eylül‘de Wan‘da tutuklanan iki Kürt çiftçiyi bindirilen helikopterin içinde yapılan yoğun işkenceden sonra aşağıya atıldılar. Türk devleti, insan haklarının ortadan kaldırılması politikasıyla dünyada lider konumdadır. Bu yıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne Türkiye ile ilgili on binden fazla insan hakları ihlalleri şikayetinin intikal ettiğini açıklamıştı.
İşgalcı, Faşist Türk devletinin Kürt toplumuna yönelik saldırıları sadece türk devletinin sınırlarıyla sınırlı değil. BM ve insan hakları tarafından elde edilen raporlarla; yıllardır hem Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimi hem de Türkiye‘nin işgal ettiği bölgelerden, özellikle Afrin ve Serêkaniyê bölgelerinden yerinden edilmiş insanlar, Türk ordusu ve paralı çetelerinin ciddi insan hakları ihlallerini ele almıştır. Birleşmiş Milletler tarafından Belgelenen bu davalar, Rojava’da Afrin, Serêkaniyê ve Girê Spî‘de Kürt nüfusuna karşı yüzlerce muhalif kişilerin kaçırılmasından sorumludur demiştir. Türk devletinin desteklediği silahlı çete grupları tarafından işlenen savaş suçlarının buzdağının yalnızca görünen kısmıdır.
Halkımızın vermiş olduğu haklı özgürlük mücadelesinde elde ettiği başarısı karşısında en başta işgalcı-Faşist TC devleti, onlarla itifak içerisinde olan Barzani ailesinin işbirlikçiliğindan da yararlanarak ve diğer kürt düşmanları çelişkilerini bir tarafa bırakmış, halkımızın kazanımlarını ve varlığını bitirme planları yapmaktadırlar.
Kürt ve Kürdistanlıların amacı, düşmanın ve işgalcilerin bu uğursuz planını bozma ve yenilgiye uğratmak olmalıdır. Bu da büyük ulusal ittifakla olabilir. Kürt ve Kürdistanlılar her ne şekilde olursa olsunlar, sorunlarını kendi aralarındaki diyalogla çözmelidir. Düşmanın ve işgalcilerin Kürtleri bölüp parçalama çabalarını sürdüren bu faşizane diktatörlük rejimine karşı, beraberce ve ortak vereceğimiz mücadeleyle barış, eşitlik, adalet ve özgürlük için herkesin yapabileceği bir şey vardır!
KON-MED (Almanyadaki Kürdistanlı Toplumlar Konfederasyonu) olarak, ‘‘Dünya insan hakları gününde, insanlığa ortak ve özgür bir yaşam ideali’’ dileğiyle; Almanya‘nın birçok merkezinde 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle yapılacak olan eylem ve etkinliklere tüm meclisler, bileşenler, demokratik dost çevreler ve halkımızı bu konuda duyarlı bir şekilde günün anlamına uygun etkinlikler düzenleyerek güçlü katılmaya çağırıyoruz.
Selam ve Saygılarımızla
KON-MED (Konfederasyona Civakên Kurdistaniyên li Almanya)
Eşbaşkanları 07.12.2020
